bugün

entry'ler (645)

kendisine saldıran pitbullu denizde boğan çocuk

canını kurtarmak için değil öfkesinden öldüren çocuktur. thank you captain obvious derseniz yeridir çünkü çocuk bunu kendi söylüyor benim anlamadığım nokta ise çocuğun yaptığını öven canlıların beyninin işleyişi. tamam çocuk ağır yara aldı, yüzünde hep bir iz kalacak ama bir canlının hayatına son vermekten daha büyük bir yara olabilir mi? bir çocuğunun öfkelenip bir canlı öldürmesinde bilgisayar oyunları, televizyondaki saçmalıklar, çevresi önemli bir rol oynayabilir ama en çokta bunu haklı görüp bu hatalı davranışını destekleyenlerde suç, bizi öldüren zihniyet bu.bir çocuk nasıl öfkesinden bir canlı öldürecek kıvama gelebilir ve bu nasıl alkışlarla karşılanabilir? tekrar ediyorum çocuk canını kurtarmak için boğmak zorunda kalmamış, çocuğu da suçlamıyorum onu bu hale biz getirdik, umarım çocuk iyileşir, umarım biz iyileşiriz.

minik efe için kan zirvesi

katılımının bol olmasını dilediğim anlamlı zirve.

doksanlar

ait olduğum yıllar. çocuğun çocuk, insanın insan olduğu zamanlar, çocuklarda insandı tabii hatta köpekler, kediler, civcivler, kuşlar, köstebekler, lastik toplar, magnum bile insandı o zamanlar işte öyle zamanlardı. internete düşme omadan rahatça düşüp kalktığımız aptallıklar yaptığımız yıllardı. cep telefonsuz, internetsiz güvenin sağlandığı yıllardı, diz kapaklarının düşmekten sürekli yara bere içinde olduğu, ayakkabıların, kıyafetlerin kirlenmesinden rahatsız olunmayan yıllardı. şimdiki çocuklara baktığımda üzülmeme sebep olan yıllardı. arkadaşlığın facebook'ta kişi sayısını artırmaktan daha kutsal bir ilişki olduğunun farkında olunan yıllardı. mistik bir havası olan yıllardı. yalnız olmamanın zor olduğu yıllardı. insanların gülebilmek için komik videolar izlemesine gerek kalmayan yıllardı. iyiliğin enayilik sayılmadığı yıllardı. kötü esprilerinin bile hala gülümsettiği yıllardı. çikolataların altın değerinde olduğu yıllardı. dünyanın daha büyük hayallerin daha sınırsız olduğu yıllardı. şimdilerin yapaylığından uzak samimiyetle örülüydü, mahalle teyzelerinin dedikoduları bile daha düzeyliydi, çizgi filmlerin en güzel olduğu yıllardı, parkların insanların hayatındaki yerinin büyük olduğu yıllardı. 99'dan sonra tekrar başa sarması gereken yıllardı, bitmeyeydi iyiydi.

unutkanlık

insana özlemeyi özleten durum. ilk başlarda bilinçli olarak seçtiğim unutma yolu gittikçe alışkanlığım oldu. önceleri canımı sıkan olayları, kişileri unuttum aslında gayette fil hafızalı bir insandım ama çabuk unuttum sonraları istesem de hatırlayamadım. sorun etmiyordum şimdilerde ise okuduğum kitabın sonlarına doğru kitabı daha önceden okuduğumu hatırlıyorum, bin beş yüz doksan altı milyon kere izlediğim filmleri ilk kez izliyormuş gibi izliyorum, filmin yarısında filmi tekrar unutuyorum. gelen mesaja cevap yazmak için yedi yüz elli dört kere mesaja geri dönüyorum ne yazacağımı unutup. yarım saat önce yediğim yemeği unutuyorum, su içmeyi unutuyorum ama asıl koyan insanları unutuyorum. sevdiğim insanları unutuyorum hemde öyle unutuyorum ki sanki hiç olmamışlar gibi tek bir anı bile kalmıyor onlarla ilgili bu yüzden özleyemiyorum kimseyi. özlemek istiyorum ama onuda unutuyorum içimi boşaltıyor sanki. uzun süre görüşmediğim insanlar:' çok özlemişim, özledin mi sende?' diye sorarlarken susuyorum sonra acıkıyorum da ama en çok utanıyorum birazda kıskanıyorum, yalan söylemek yerine sessiz kalıyorum alınanda oluyor, alınan olursa aldığı karpuz iyi çıkan bir insan kadar seviniyorum, karpuzu severim, çünkü artık insanlar alınmayı bile çok görüyor bense alınmaya unutuyorum. ama iyide oluyor unutkanlık kaygı ve hırsı çıkarıyor insandan o değilde karpuz cidden iyidir.

en iyi türk dizileri

(bkz: sır dosyası)
(bkz: behzat ç)
(bkz: yeditepe istanbul)
(bkz: sıdıka)
(bkz: bir demet tiyatro)
(bkz: yedi numara)
(bkz: kaygısızlar)
(bkz: tatlı hayat)
(bkz: leyla ile mecnun)

the white unicorn

(bkz: wolfmother)'ın dinlemekten asla bıkılmayacak fevkalade şarkısı.

en iyi türk filmleri

(bkz: kaç para kaç)
(bkz: korkuyorum anne)
(bkz: üçüncü sayfa)
(bkz: yara)
(bkz: kosmos)
(bkz: a ay)
(bkz: beş vakit)
(bkz: kara köpekler havlarken)
(bkz: bana şans dile)
(bkz: anlat istanbul)
(bkz: hoşçakal güzin)
(bkz: yazgı)
(bkz: masumiyet)
(bkz: dar alanda kısa paslaşmalar)
(bkz: gemide)
(bkz: tabutta rövaşata)
(bkz: bizim büyük çaresizliğimiz)
(bkz: o da beni seviyor)
(bkz: sis ve gece)
(bkz: pandora nın kutusu)
(bkz: sonbahar)
(bkz: karanlıktakiler)
(bkz: seni beklerken)
(bkz: kaçan fırsatlar limited)
(bkz: son dans)
(bkz: hayal-i cihan)
(bkz: takip)
(bkz: mustafa hakkında herşey)
(bkz: beş şehir)
(bkz: ağır roman)
(bkz: uçurtmayı vurmasınlar)
(bkz: iklimler)
(bkz: fasulye)
(bkz: piano piano bacaksız)

en iyi filmler

(bkz: persepolis)
(bkz: tonari no totoro)
(bkz: mononoke hime)
(bkz: Sen to Chihiro no Kamikakushi)
(bkz: hauru no ugoku shiro)
(bkz: 3 idiots)

en iyi filmler

(bkz: in bruges)
(bkz: distrcit 9)
(bkz: fountain)
(bkz: the jacket)
(bkz: alice in wonderland)
(bkz: finding neverland)
(bkz: the imaginarium of doctor parnassus)
(bkz: sweeney todd the demon baber of fleet street)
(bkz: restless)
(bkz: secret window)
(bkz: franklyn)
(bkz: what s eating gilbert grape)
(bkz: benny and joon)
(bkz: edward scissorhands)
(bkz: submarine)
(bkz: l enfant)
(bkz: man on the moon)
(bkz: patch adams)
(bkz: fried green tomatoes)
(bkz: maskeblomstfamilien)
(bkz: good bye lenin)
(bkz: constantine)
(bkz: ben x)
(bkz: (500) days of summer)
(bkz: litle miss sunshine)
(bkz: the village)
(bkz: gummo)
(bkz: this is england)
(bkz: neds)
(bkz: my girl)
(bkz: the usual suspects)
(bkz: another eart)
(bkz: memento)
(bkz: dead poets society)
(bkz: man on fire)
(bkz: bin-jip)
(bkz: låt den rätte komma in)

hastalanınca eski sevgiliyi aramak

eski sevgili: ne var?
hasta: umarım yataklara düşersin de beni ararsın demiştin ya.
eski sevgili: düştün mü?
hasta: hayır sadece grip oldu ufak bir şey.
eski sevgili: ne diye aradın o zaman?
hasta: itin duası kabul olsa gökten kemik yağardı demek iç... alo... oldu o zaman.

ufo gören sözlük yazarları

aralarında olduğum yazarlardır. gündüz vakti iki ay arayla iki kez görmüşlüğüm de şahitlerim de vardır, uçaktır o diyenlere acımam, sağlı sollu tokatlarım bir o kadarda haşinimdir. o değilde kendinizi özel hissetmek için daha ne kadar görmezden geleceksiniz dünya dışı canlıları anlamış değilim.

şişko değil aşırı kilolu

kız1: ne haber şişko?
kız2: şişko değil aşırı kilolu.
kız1: saçmalamaaaaa sadece 5 kilo fazlan var. ay benim de, pazartesi başlıyoruz diyete tamam mı?
kız2: o zaman bugün iyice doyuralım karnımızı acıkmasın bir daha.
kız1: evet çok zekiyiz biz var ya 5 kiloyu da versek oldu bu iş.
kız2: evet hem yürürken sakız da çiğneyebiliyoruz ki biz.

kapıda öpüşmek

kapıyla öpüşmekten iyi olan eylem.

seni seviyorum diyene verilen saçma cevaplar

- seni seviyorum.
+ burnun?
-... o da sever tanısa yani.
- burnun akıyor iğrençian git pis öl.

hülya avşar

neden hayatımıza girmeye çalıştığını anlayamadığım jüri canlısı. seda sayan ve serdar ortaç'la birlikte sonsuza kadar tatile çıkmalarını arz ederim. ölün demedim hadi yine iyisiniz, iyisiniz derken laf gelişi.

gandalf yüzük kilitlemeye kalkışırsa yapılacaklar

sam, marry, pippin, legolas, aragorn ve gimli'yi aramak en birinci yapılacaktır.

yalandan nefret eden insanlar

en büyük hobileri evlilik programlarına katılmaktır sanırım. ne zaman rastlasam adaylar:' yalandan nefret ederim.'diyor. şifre falan da olabilir.

berberden çıktıktan sonraki ruh hali

- o değil de çok kısaldı ben biliyordum gerçi kısalacağını of ya kim bilir ne zor uzar.
+ bu kadar da koşullanılmaz ki fön çektirdin lan saçına makas değmedi.
gibi diyaloglara neden olan ruh halidir.

grunge giyim tarzı

çiçekli elbiseleri tamamlayan botları ve bol hırkalarıyla en bi güzel giyim tarzı.

banksy

sanatçı unvanını hak edenlerden, idol bir nevi. king robbo'yla arasındaki grafiti savaşı ise göz dolduran, yaşama umuduyla doldurandır. ailecek seviyoruz kendisi buradan köln deki dayıma da selamlar.